Haber

Okan Tüysüz Meclis’te anlattı: Yol haritası çok, yola kimse adım atmıyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Okan Tüysüz, yaptıkları tüm uyarılara rağmen kimsenin adım atmadığını belirterek, ” Şimdi Marmara depremini bekliyoruz ve Marmara depremi olursa yüzyılın değil ülkenin felaketi olur.Fazla tekrarlamak istemiyorum ama Marmara depreme hazır değil.”

TBMM Sarsıntı Araştırma Kurulu’nun bugünkü toplantısında yer bilimcisi Prof. Dr. Naci Görür ile TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası ve Mimarlar Odası temsilcileri katıldı. ANKA’nın haberine göreJeoloji Mühendisleri Odası Beyin sarsıntısı Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Okan Tüysüz, şunları söyledi:

DENİZDEKİ FAYDALARI AYRINTILI OLARAK BİLMİYORUZ: Sarsıntı bir doğa olayı ama biz bu depremden önemli hasar alıyoruz. Bu tahribatın ana nedenlerinden biri Türkiye’nin doğal yapısı, ikincisi ise uzun yıllardır sarsılmaya hazır bir toplum haline gelememiş olmamız. Türkiye’de 5.5’ten büyük deprem üretebilecek bilinen 485 aktif fay bulunmaktadır. Yani bu şu anlama gelir: Geçmişte sarsıntı oluşturmuş ve gelecekte deprem üretme potansiyeline sahip faylar ve biz bu fayların sadece yarısını inceledik. Bir fayın karakterini doğru anlayabilmek için üzerinde paleosismolojik çalışmalar yapılmalıdır. Bildiğim kadarıyla 250 civarında fay inceledik, diğer faylarla ilgili bugüne kadar ne MTA ne de üniversiteler tarafından bir çalışma yapılmadı. Öte yandan denizlerde faylarımız var, hepsini detaylı olarak bilmiyoruz. Ayrıca muhtemelen önümüzdeki yıllarda yüzeyde yapılan çalışmalarda yeni faylar çıkacaktır çünkü 2013 yılında devreye alınan bu haritadan önce eski ve yenisinin ortasında 200 fay bulunmaktadır. Yani arızalar çalıştıkça ortaya çıkıyor ve artıyor, artacak. Her 4-5 yılda bir deprem olur. Tarihe baktığımızda 7’den fazla deprem yaşamış bir ülkeyiz.

KAYIPLARI BİLİYORUZ: Son yaşadığımız depremde 50 binden fazla can kaybı oldu. 1939’da Erzincan’da 32.968 canımızı, ardından Gölcük Kocaeli depremini kaybettik ve geriye dönüp baktığımızda son yüz on yılda sadece 130.000 civarında can kaybettik. ‘Peki, bu depremlerden haberimiz yok muydu ve hazırlanamadık mı?’ Derseniz maalesef bu kayıpları bilerek kaybettik. 17 Ağustos Gölcük ve 12 Kasım Düzce depremlerinin olacağı 1980’li yıllardan beri biliniyordu ve bilimsel yayınlarla ortaya konulmuştu. Sadece geçmişteki deprem sırasına bakan biri bile bu sıranın nereden geldiğini açıkça görebilir.

18 YAŞINDA BİR RAPOR GÖNDERDİK, BİRİNDEN DÖNÜŞ BİLE OLMADI: İl risk azaltma planları var, bunlar geçen yıl tamamlandı. Bütün bunlarda hangi illerin sarsıntı tehlikesi altında olduğu açık ve net bir şekilde ortaya konmuştur. Bugün 24 il ve 110 ilçe hareketli bir fay üzerinde bulunuyor. Bazılarında yakın zamanda, bazılarında ise uzun dönemde beyin sarsıntısı geçirme olasılığı vardır. Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu olarak 18 ile bu konuda uyarı raporları gönderdik ama maalesef bir tanesi bile ‘Ne diyorsunuz’ dedi. yanıt yoktu. Marmara depremini bekliyoruz ve Marmara depremi olursa yüzyılın değil ülkenin felaketi olur. Çok fazla tekrar etmek istemiyorum ama Marmara bir şoka hazır değil. Geleceğe yönelik projeksiyonlara bakıldığında; İstanbul, dünyanın tehlike altındaki 6. şehridir. Bu tehlikenin temel nedenlerinden biri de gelir dağılımı ve kişi başına düşen gelirdeki risktir. Bu açıdan Türkiye gibi Taipei, Tokyo, Seul gibi bazı şehirler çok önemli bir risk altında. İzmir yine daha az risk altında. Can ve mal kaybı açısından çok önemli ve parlak bir noktada olduğumuzu söyleyemeyiz.

İMAR VE AMNESTER KATILIMINI GETİRİRKEN SONUÇLARINI YAŞAYACAĞIZ: Yapı denetim mekanizmasının imar izin süreçlerinin usulüne uygun olarak denetlenmediğini ve denetlenmediğini gördük ve ağır cezalar verilmesi gerektiği kanaatine varıldı. 1948’den bu yana 23 kez doğrudan veya dolaylı imar affı çıktı ve bu şoklar bize şunu gösterdi: Bir daha imar ve af sözlerini yan yana getirmeyeceğiz, getirirsek sonuçlarına da katlanacağız. Risk unsurunu azaltmak için tehlike altındaki bölgelerde nüfus artışına izin vermemeliyiz. Bugün İstanbul’un nüfusu sürekli artıyor ve artması adeta teşvik ediliyor. Bundan dolayı geçmişte 10 milyonluk nüfus tehlikedeyken bugün 20 milyonluk nüfus tehlikede. Bu nedenle buradaki nüfusun artmaması için ne gerekiyorsa yapmamız gerekiyor. Nüfusun tehlike arz eden şehirlerde yığılmasını önlememiz, yerleşim yerlerinin yoğunluğunu azaltmamız gerekiyor. Sanayileri ve değerli yapıları deprem tehlikesi olan bölgelerden uzaklaştırmalı ve uzaklaşmaya teşvik etmeliyiz. Canlı fay risklerini göz önünde bulundurarak fay üzerindeki mevcut oturmanın sınırlandırılmasını veya zamanında kaldırılmasını sağlamalıyız. Bu konuda ne yapılması gerektiğine dair seksen sayfalık bir yönetmelik hazırlanmış, hata maddesine göre bu yönetmelikte hazır ve tartışmaya açık.

ÇOK YOL HARİTASI VAR AMA O YOLDA ADIM YAPAMIYORUZ: Ne yapılacağına ve riskin nasıl azaltılacağına dair birçok yol haritası var. Ulusal Deprem Kurulu 2000 yılında kuruldu ve 2007’de kapatıldı. 2002’de Beyin Sarsıntısı Hasarını Azaltma Ulusal Strateji Raporunu yayınladılar. Bunun gereklerini büyük ölçüde yerine getirmiş değiliz. 2004 yılında 309 uzmanın katıldığı Deprem Şurası yapılmış ve Sarsıntı Şurası kararlarının bir yıl içinde tamamlanması hedeflenmiştir. Bildiğim kadarıyla 7 komite kuruldu. Her kurul kendi adına birkaç cilt rapor yayınladı, ancak bunlardan sadece birkaçı uygulamaya kondu. Bu deprem konseyi yapılalı on dokuz yıl oldu. Bunlar hayata geçirilseydi bugün afetlerle mücadelede çok daha farklı bir noktada olacaktık.

90 BİN BİNA AĞIR HASAR YA DA YIKILACAK: Ardından İstanbul için Deprem Master Planı hazırlandı. 2003 yılında üniversitelerin katılımıyla hazırlanmış bir rapordu. Ancak bugün İstanbul’da yıkım aşamasına gelen, olası bir depremde ağır hasar görecek veya yıkılacak 90 bin binadan bahsediyoruz. Bu Sarsıntı Ana Planının gerekliliklerini yerine getirmiş olsaydık, bu 90.000’den bahsetmiyor olacaktık. Şimdi her mahallede, her sokakta, nerede tsunami olur, nerede, hangi binalar yıkılır diye çalıştık ama o yıkılan binalarla ilgili ne yazık ki pek bir şey yapılamadı. 2012-2023 Ulusal Sarsıntı Stratejisi Eylem Planımız vardı. Panolar burada yeniden inşa edildi. Ne yazık ki, burada önerilen eylem planı henüz uygulanmadı. Bazı maddelerde %10 seviyesinde gerçekleşti, bazı maddelerde %50-60’lara varan gerçekleşme oranları var ama 2023 Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planı’nın tamamlanması gereken bir yıldı, 2023’ün yarısını tamamladık.

DAHA FAZLA KONUŞUYORUZ: Siyasi kararlılık olmadığı ya da yetmediği sürece yara iyileştirme değil, afet kayıplarını azaltma yönünde bir politikaya yönelmediğimiz sürece bu kurullarda daha çok konuşacağız. Türkiye’de deprem riski olan yerler belirlendi, tedbirlere bir an önce başlanmalı; Marmara Bölgesi, Bingöl-Yedisu bunların başında gelmektedir. Çalışmalarda Marmara Bölgesi’ne öncelik verilmelidir. İstanbul’da 90 bin binanın zayıf olduğu ve bunların güçlendirilmesi veya dönüştürülmesi gerektiği söyleniyor. Bence bir an önce hazırlanmalı. (HABER MERKEZİ)

haberbuldan.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu